9 Temmuz 2013 Salı

Piçç.


Uzun bir yola çıkasım var. Ama sonunu bildikten sonra her yol kısa geliyor insana. En uzun yolu bulmaya çalışıyorum kendi içimde. Belki de bu karmakarışık duyguların bu kadar uzamasının nedeni her bulduğum yolu ' acaba bu en uzun yol mu? ' diye sorgulayarak yürümem olmuştur. Kim bilir!

Amerikan yapım Hollywood filmlerine özeniyorum bu kadar çaresiz ve bitmişken. O ambiyansın içinde bitiyorum. Alabildiğine bozkır içinden geçen tek bir yol, tam karşıda güneş batıyor ve ben üstü açık salaş bir jeep ile güneşe doğru gidiyorum. Güneşin kızıllığı beni tıpkı bir kadın gibi çekiyor. İstediğim güneşe doğru gitmek değil, bir an önce onun içine girmek.

Sürüyorum...Tam gaz sürüyorum, var gücümle basıyorum pedala. Arkadan tek çekim alan kamera açısından bir süre sonra hiç bir şey farkedilmiyor. Duruyorum bu defa. Kamera da yine aynı görüntü. Oysa bir şeyler yapıyorum. Kimse görmüyor, farketmiyor. En büyük acı da bu sanırım.

Yukarı bakıyorum, tanrıya. En ufak bir sinyal bile vermiyor bana. Piç gibi ortada kaldığımı işte o zaman anlıyorum. O bile görmüyor beni, yaptıklarımı. Susuyorum, konuşup kendimi anlatmam gerekirken. Belki de dua etmek için. Bilmiyorum.





| Empyrium - The Franconian Woods in Winter's Silence |
| https://www.youtube.com/watch?v=ERI4MGeSMK0 |

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder